YİN ve YANG felsefesi, dünyada bugüne kadar gelmiş geçmiş var olan tüm bilgi kaynaklarının temelinde görünen, karşıt kutupları ve bu kutupların birbiriyle olabilecek her türlü ilişkisini ortaya koymaya uğraşır.
YİN ve YANG bir temel enerjinin iki fazıdır. İki yüzü olduğu için farklı şartlarda işleyen iki enerji olarak kabul edilebilir. YANG beyazdır ve içinde siyah bir nokta ile YİN vardır. YİN ise siyahtır ve içinde beyaz bir nokta ile YANG vardır. Bu şekildeki duruşları evrenin dengesini temsil eder.
Tüm bu ikilik, tekillik olarak görünen her şeyin içinde yer alır. Dünya üzerinde bu ikiliğin yansımalarını gördüğümüz pek çok şey bulunur. En önemli örneğini gece ve gündüz olarak görürüz. Karanlık ve Aydınlık bu konudaki en büyük semboldür.
Mevsimlerin döngüsünde ise, Sonbahar ve Kışı YİN, İlkbahar ve Yazı ise YANG belirler.
YİN içe dönüklüğü, YANG dışa dönüklüğü temsil eder. Gezegenlerde ayın dolunaydan yeni aya kadar olan evresi YİN, yeni aydan dolunaya kadar olan evresi ise YANG’tır. YİN daralır, YANG genişler. YİN dağılır, YANG odaklanır. YİN yumuşaktır, YANG serttir. Ve bütün bu yaklaşımlar enerjinin yansımalarıdır.
YİN değerler; Edilgenlik ile doludur. Fakat etkenliğin içindeki edilgenliktir. Dişi, karanlık, siyah, düz arazi, yeryüzü, ay, gece, alçak alanlar, su, ekşi veya vadi YİN değerlerdir.
YANG değerler; Etkenlik ile doludur. Sahip olduğu etken değeri dışarı ile paylaşır. Etken, eril, aydınlık, beyaz, tepeli araziler, gökyüzü, güneş, gündüz, yükseklik, ateş, tatlı ve dağlar YANG değerlerdir.
Kadim Çin’in yazılı en eski belgelerinden kabul edilen “Yi Çing M.Ö. 2800” (Değişimler, Dönüşümler Kitabı) YİN ve YANG üzerine kurulmuştur.
YİN ve YANG kutuplarının ilkelerinden bazıları:
Her şey, iki kutupludur ve birbirine karşıttır. Her şeyin birbirinden ayrılamaz iki karşıt kutbu vardır. “YİN” kutbu ve “YANG” kutbu. Nerede YİN ve YANG kutuplaşması olursa, orada sürekli bir hareket doğar.
“Teklik” durumundan “İkirciklik” durumu doğmuştur. Böylece; doğurma süreci tetiklenir ve sürer gider. Hücre bölünmeleri gibi gittikçe daha karmaşıklaşarak gelişir, dönüşür. Karşıt kutuplar, elektrikte; akımı, mıknatısta; çekme ve itmeyi tetikler.
Kutuplar, az oranda bile olsa karşıtını muhakkak kendi içinde barındırır:
Gecenin içinde aydınlık ve sıcağın; gündüzün içinde de soğuk ve gölge bölgelerin bulunması; dişi görünümün içinde erkek, erkek görünümün içinde dişi olması; her sorunun, çözümü; sevginin, nefreti; eylemsizliğin, eylemi; savunmanın, saldırıyı barındırması gibi. Tai – chi veya YİN – YANG işaretinin içindeki küçük karşıt renkli daireler bu özelliği anlatır.
Bağlılık ilişkisi:
Oluşumlar, karşıtı olmadan açıklanamazlar. Karşıtların biri, diğerinden bağımsız olamaz. Gündüz olmadan, gece; gece olmadan, gündüz açıklanamaz. Gece olmadığı sürece, gündüz de yoktur.
Kutuplar birbirinden bağımsız ele alınamazlar. Bu durumda beden ve psikoloji ayrı ayrı incelenemez. Organların kendisi YİN, işlevi ise, YANG’dır. Böbrek, organ haliyle YİN’dir. Böbrekten kaynaklanan bir rahatsızlık, korkularımızı harekete geçirir, soğuk ve değişken yapıdadır.
Korkuların bedenden dışa çıkan mizacı, YANG özelliği taşır ve bu tür mizaçlar günümüzde psikolojik olarak incelenir.
Bütün ve parçanın birlikteliği gereği, Doğu Tıbbı, bedeni ve mizacı ayrı ayrı ele almanın gereksizliği sonucuna ulaşır. Mevlana ve Yunus Emre için “aşk” parçanın bütüne kavuşmasıdır.
Dönüşüm: Karşıtlar, birbirine dönüşebilen yapıdadır. Dönüşüm aşamalarla, kendi sürecine bağlı olarak gerçekleşir. Her sürecin bir sınırı vardır.
Dönüşüm, uyum içinde veya uyumsuz gerçekleşebilir. Uyumsuzlukta sürecin sınırına ulaşılır ve o sınırdan karşıtına dönüş yapar. Dönüşüm, sürecin etken ve etkin parçasıdır. Bir yaşam, binlerce kez doğup ölmek ve dönüşmek demektir.
Üreten-Tüketen veya Destekleyen-Kısıtlayan ilişki: Kutuplar birbirini ürettiği, desteklediği gibi aynı şekilde tüketen, kısıtlayan ilişkide de bulunabilirler.
Yanan bir mumda olduğu gibi… Yanmakta olan ip ve parafin, alevi besler. Alevin ısısı ise bu ikiliyi tüketir. Sonunda fitil veya mum bittiğinde, alev de tükenecektir. Mum, fitil ve alev ışık ve ısı olarak ortamın enerjisine geçiş yapar. Üretme ve tüketme ilişkisi dönüşüme değin sürer.
Karşıtlar kendi içlerinde alt karşıtları barındırır: Her YİN ve her YANG tekrar tekrar, kendi alt YİN ve YANG kutuplarından oluşur. Örneğin sıcaklıkta olduğu gibi… Sıcaklık olgusu, sıcak (YANG) ve soğuk (YİN) olarak ayrılabilir.
Aynı biçimde sıcak; tekrar, çok sıcak (YANG) ve az sıcak (YİN)olarak bölünür ve böyle devam eder. Son derece basit bir yapı, son derece karmaşık bir yapının ayrılmaz parçasıdır.
Bütün ve onun parçaları, birbirinden bağımsız olarak ayrı ayrı açıklanamaz. Basit yapıyla, karmaşık yapı; YİN ve YANG’ın temel ilkelerine sürekli uyar. Mikro kozmos makro kozmosun, makro kozmos mikro kozmosun ayrılamaz parçalarıdır. İnsan Evrenin küçük bir kopyasıdır. Daha doğrusu evrenin dokusudur.Bu nedenle tüm zıtlıkları bünyesinde barındırır.
YİNG-YANG simgesinin anlamı: Değişim ve kutuplaşma aynı süreçte işler ve kutuplar birbirinin özünü karşıtında barındırır. Her şey, hiçlikten doğar doğmaz kutuplaşma da başlar.
Negatif elektron, pozitif protona doğru hareket eder, soğuk hava, sıcak havaya doğru hareket eder, kötülük, iyiliği ortadan kaldırmaya çalışır. Bütün bu eylemler, evrende hareketi ve bir mücadeleyi yaratır.
İyi ile kötünün savaşında iki taraftan biri zaman periyodunun altına düşerek yaşlanır. Bu durumda karşı taraf kazanacak gibi olur. Ancak zaman süreci bu defa rakip lehine işlemeye başlar. Çünkü her ölüm bir doğumun habercisidir. Evren devinim halindedir.
Ancak evrenin yasaları hiçbir zaman bir tarafın üstün gelmesine izin vermez. Aksi takdirde sonsuz bir durağanlık başlar. Her şey anlamını yitirir ve evrende hareket ortadan kalkar. Oysa enerjinin sakınımı bize, mevcut hiçbir şeyin yok olmayacağını söyler.
Zıtlıklar mevcut olmasaydı hiçbir kavramın anlamı kalmazdı. Varlık, ancak yokluğun mevcudiyeti ile oluşur. Bunun gibi tüm diğer kavramlar, ancak onların zıtlıkları ile bilincimizde var olurlar.
Aydınlık içinde ışığın bir değeri olmaması gibi, her şeyin aynı olduğu bir ortamda hiçbir şeyin değeri yoktur. Siyah içinde beyaz, beyaz ise, içinde siyah bir noktadan oluşur. Siyah içinde beyaz yada beyaz içinde siyah bir nokta olmak, varoluşu bilmek ve hissetmektir.
Manyetizmada eksi kutup artı kutbu çeker. Kötülük içinde iyilik, iyilik içinde kötülüğü barındırdığı için, insan yaşamında da riskli ve zarar verici şeyler her zaman cazip ve çekicidir.
Her insanda YİN ve YANG fazları mevcuttur. Bu fazların dönüşüm enerjileri bizi olumlu veya olumsuz davranışlara itebilir.
Zıtlıkların birlikteliği ve sürekliliği sağlamasına en güzel örnek, insanoğludur. Çünkü kadın erkeğe ait kromozomları taşıdığı gibi, erkek de kadına ait kromozomlara sahiptir. Bu zıtlığın baskın olanı, yeni doğacak çocuğun kişiliğini ve biçimini etkileyecektir.
Büyük halk ozanımız Âşık Veysel’in dediği gibi; “İki kapılı bir handa, gidiyorum gündüz gece” Bu nedenle insanoğlu ilk önce kendi benliği içinde bulunan, “nefs” veya “ego” olarak adlandırdığımız ejderhayı kontrol altına almalıdır. Sanırım ‘’Kendini Bil’’ sözü bu anlamda oldukça büyük değer taşımaktadır.